27 Ağustos 2011 Cumartesi

Plastofik

İşe gitmek için arabama binip yola çıkmıştım ki yine aynı yerde kırmızı ışığa 3 sefer maruz kaldım. Bu sürede yanımdaki araçta oturan bayan acele ve bir okadar da kendinden emin hareketlerle makyajını tamamlamaya çalışıyordu. Arkamdaki araçta muhtemelen çoğu insanın tatil olarak geçireceği bir gün de işe gitmesinin vermiş olduğu gerginliği taşıyan ve kaşları çatılmış gergin orta yaşlı bir adam sigarasını içiyordu ve bir elini camdan sarkıtmıştı. Önümde uzunluğunu tam olarak kestiremediğim ama tır olduğu konusunda emin olduğum bir araç duruyordu ve evet yine bir ağır vasıtanın arkadasını bulmuştum trafikte seyir halindeyken.

Yeşil ışık yandı önümdeki tır biraz geç davranıp beklemeye neden olduktan sonra bir de yanımdaki makyaj yapan kadın kendi önündeki minibüsün bir türlü hareket etmemesinden ötürü elini dışarı çıkarıp parmağıyla "bi dakkaa" işareti yaptıktan sonra sert bir şekilde önüme kırdı. Aslında böyle hoş bir bayanın trafikte kendinden bu kadar emin hareketlerle seir halinde olması hoşuma gitmedi değil ama keşke önüne kırılan araç benim ki olmasaydı.

Kadın önümden geçti gitti ve sarı ve kırmızı...

Arkamdaki agresif adama baktım, beni görmesi imkansızdı ama sanki kendi dikiz aynamdan tam da gözlerimin içine bakıyordu. Radyoyu açtım cumartesi olması nedeniyle haber yoktu ama Sezen Aksu'nun "Unuttun mu Beni?" çalıyordu.

Tebessüm ettim. Artık yanımdan geçen araçları, karşı caddeden yürüyen insanları, büfesinde sigara, gazete satanları ve bunların kimliklerini belirleyen yüzlerini görüp inceleyebilmek için bir 65 saniyem daha vardı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder